Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) üye ülkeler tarafından Türk Yatırım Fonu'nun kurulması, geçtiğimiz hafta Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlenen Türk Yatırım Fonu Yönetim Kurulu toplantısında resmileşti.
Toplantıda verilen bilgiye göre, Fonun eşit sermaye katkısı ve eşit oy ilkesi üzerine kurulurken başlangıç sermayesinin 500 milyon dolar olarak belirlendiği kaydedildi.
Üye ülkelerin ihracat rakamlarına baktığımızda CSA ülkelerinin 558 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip olduğunu görüyoruz. Dünya ticaretinin yüzde 2'sinden fazlasını temsil eden üye ülkeler arasındaki ihracat yaklaşık 33 milyar doları buluyor.
Kurulan Fon, Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasındaki bölgesel ticareti artırmayı, ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi ve ortak mali projeler yoluyla üye ülkeler arasındaki ihracat hacmini artırmayı amaçlıyor.
“178 milyonluk bir nüfustan ve 1.900 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklükten bahsediyoruz”
Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Emre Sucu, Türk Yatırım Fonu'nun oluşturulmasına ilişkin anlaşmanın Mart 2023'te imzalandığını hatırlatarak, bu adımın üye ülkeler arasında mevcut ekonomik ilişkileri olumlu yönde etkileyecek bir adım olduğunu söyledi. TDT'den.
Sucu, Fonun bu konuda TDT üyesi ülkeler arasındaki ekonomik entegrasyon boyutunun önemli bir adımını ve bileşenini oluşturduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
“Bu Fonun, üye ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin kurumsallaşmasına, ticaret ve yatırım alanlarının gelişmesine katkı sağlayacağı açıktır. Bu adım, en azından bu yönde bir niyetin işaretidir. Ancak bu katkıların boyutu, hangi faktörlerden etkileniyor?” Hem Türkiye'nin bölgedeki konumu hem de bölge dışı diğer aktörlerin ekonomi politikaları.” “Türk lirasının ortak para birimi olarak kabul edildiği 1990'lı yıllardan bu yana, Türk devletleri arasında Avrupa entegrasyon modeli uzun süredir siyasetçilerin gündeminde.”
Her halükarda gelecekte üye ülkeler arasında ekonomik alanda bir blok oluşması halinde bu gelişmenin önemli bir adım olduğunun altını çizen Sucu, üye ülkelerin ekonomik ve demografik potansiyelinin hafife alınmayacak kadar büyük olduğunu belirtti.
Sucu, şöyle konuştu: “2024 sonu itibarıyla yaklaşık 178 milyonluk bir nüfustan ve 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklükten bahsediyoruz. Ancak Sovyet sonrası Türk dünyasının ülkeleri, tarihsel olarak bu yüzyılın gerçeği de ortada. Türkistan'ın batısı, denize kıyısı olmayan büyük ülkelerle çevrilidir. Bu durumun esas nedeni, “ülkeleri değişen derecelerde Rusya ve Çin'e bağımlı hale getirmesidir. Bu bağımlılığı azaltmak için her fırsatı değerlendirmek isteyen bölge ülkeleri her zaman değerlendiriyor. CSA, yani Türkiye'nin bölgesel politikası önemli bir alternatif.”
“Fonun kurulması Vizyon 2040 belgesinin ekonomik boyutunda önemli bir adımdır”
Türkiye'nin bölgedeki ekonomik ve kültürel nüfuzuna değinen Sucu, bölge ülkelerinin ekonomik alanda böyle bir adımın destekçisi olmasının bu ülkelere Rusya ve Çin'e karşı önemli bir alternatif sunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin liderliğinde bu tür adımların atılmasının bu ülkeler için önemli bir denge unsuru olabileceğini belirten Sucu, şöyle konuştu: “Fonun kurulmasının bugün doğrudan rekabet unsurlarının düzeyini artırması beklenmemelidir. Ancak bunun Her halükarda TDT üyesi ülkeler arasında böyle bir eğilimin algıyı uzun vadede etkileme yeteneği var. “Bu adımın atılması, Türkiye'nin bölgedeki nüfuzunu artırması için bir neden değil, şu şekilde okunmalı.” Atılan olumlu adımlara teşekkür ediyorum.” dedi.
Sucu, Fon'un kurulmasının TDT yol haritasının çizildiği Vizyon 2040 belgesinin ekonomik boyutunda önemli bir adım teşkil ettiğinin altını çizerek, ekonomik alandaki hedeflerin hayata geçirilmesinin aynı zamanda hedeflerin de gerçekleşmesi anlamına geleceğini sözlerine ekledi. Diğer sektörlerde belirlenen hedefler.