İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Küresel İletişim Derneği tarafından Fakülte ev sahipliğinde İbrahim Üzümcü Konferans Salonu'nda düzenlenen “İletişimin Geleceği: Vaatler ve Sorunlar” başlıklı “Küresel İletişim Derneği 16. Yıllık Konferansı”nda yaptığı konuşmada Marmara İletişim Üniversitesi Öğretim Üyesi, dijitalleşmenin, iletişimin hızı ve yoğunluğunun, geleceği tartışırken kendilerini konunun farklı boyutları üzerinde daha derinlemesine düşünmeye ittiğini söyledi.
Her yenilik gibi dijitalleşmenin de avantajları ve dezavantajları olduğunu belirten Altun, asıl amacın dijitalleşmenin olumlu yönlerinden maksimum verim almak, olumsuz yönlerini ise ortadan kaldırmak olması gerektiğini vurguladı.
Altun, bu noktada ihtiyaç duyulanın, veri güvenliğinin garanti altına alındığı, kendilerini her türlü otoritenin üstünde gören sosyal medya ve teknoloji şirketlerinin hukuk sınırları içerisinde tutulduğu, dezenformasyonun kolayca tespit edilip itibarsızlaştırılabileceği ve gerçeklerin kolaylıkla tespit edilebildiği bir iletişim ekosistemi olduğunu söyledi. esasen hakimdir.
İletişim ve medyada dijitalleşmenin etkisiyle son yıllarda silahlı çatışmalar, siyasi krizler, afetler, düzensiz göç, küresel salgın hastalıklar ve ekonomik krizler gibi sorunların etkisinin kat kat arttığını vurgulayan Altun, şöyle konuştu: Pervasız Gazze katliamları ve soykırım faaliyetleri gibi tüm bu krizlerde küresel kamuoyunu manipüle etmek için yaygın olarak kullanılıyor.
Altun, günümüzde insanlık olarak Frankenstein sendromunu yaşadığımızı belirterek, şöyle konuştu:
“Bugün insanlık, kendi ürettiği teknolojilerin vesayeti altındadır. Frankenstein'ın kendisini üreten genç bilim adamına söyledikleri: 'Sen benim yaratıcımsın, ama ben senin efendinim.' Ne yazık ki insanlık bu dijital teknolojilerin yarattığı zorluklara karşı etkili politikalar, stratejiler, tepkiler ve etik kodlar geliştirememiştir. Son yıllarda ön plana çıkan savaşlar ve dijital faşizm “Tam tersine toplumların ve bireylerin etkileşim olanaklarını genişleten birçok teknolojik yenilik, dezenformasyon, dezenformasyon gibi nedenlerle zararlı grupları yok eden faaliyetler için silaha dönüşmüştür. Dezenformasyon ve kitlesel manipülasyon.”
“Günümüzde küresel iletişim sahnesinde katı bir tabakalaşma, hatta kast sistemi var.”
Yeni medya düzeninde bu araçlarla yalanın ışık hızıyla yayıldığını vurgulayan Altun, sistemli dezenformasyon saldırılarıyla bazen toplumun belirli bir kesiminin, bazen de tüm uluslararası kamuoyunun yalanın kalıcı zehirine maruz kaldığını, Yalan virüsü sistematik olarak toplumlara enjekte ediliyor.
İletişim Başkanı Altun, son aylarda gördükleri gibi dezenformasyonun savaş suçlarını, katliamları ve soykırımları gizlemek için kullanılmaya başlandığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Bütün bunlar aslında insanlığın büyük bir hakikat kriziyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Hakikat krizi, günümüzde toplumların ve bireylerin karşı karşıya olduğu temel tehditlerden biridir.” “Maalesef içinde bulunduğumuz dünya sistemi bu hakikat krizini derinleştirirken, aynı zamanda uluslararası alanda ve uluslararası iletişim ekosisteminde adaletsizliği de besliyor.” dedi.
Günümüzde küresel iletişim sahnesinde katı bir tabakalaşmanın, hatta kast sisteminin bulunduğunu vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası sistemde bir adaletsizlik olduğu gibi, uluslararası iletişim sisteminde de bir adaletsizlik var. Aslında Batı hegemonyasıyla bir arada var olan bir medya emperyalizminden bahsediyoruz. Bu emperyalist yaklaşıma göre, bir yandan İçeriği üreten, üretme hakkına sahip olan ve bir yandan da bu içeriği tüketmesi gerekenler var. Neyi öne çıkaracağına karar vermenin tekelinde olduğunu düşünen uluslararası bir medya statükosundan bahsediyoruz. Bu statüko, yani düzen, örneğin Akdeniz'de boğulan 800 göçmenin haber değerinin olmadığı bir çerçeve öneriyor, çünkü bu yerleşik düzene göre onların hayatlarının hiçbir değeri yok, haber değeri olan az sayıda insan var. Aynı günlerde Titanik enkazına yapılan turistik gezide hayatını kaybedenler günlerce manşetlerde kalmalı. Ancak bu tutum ve üstelik bu adaletsiz küreselleşme, “İletişim düzeni bugün evrensel olarak ciddi biçimde eleştirilip sorgulanıyor. ve adalet talebi.” Çünkü uluslararası sistem, iletişim ve medya alanında da kendini gösteriyor.”
“Hakikat krizi sadece bizim değil, tüm insanlığın ortak sorunudur.”
Altun, şöyle konuştu: “Türkiye, insanlığın karşı karşıya olduğu bu sorunlara karşı proaktif bir tavır alıyor ve hem hakikat krizini aşmak hem de iletişim alanındaki küresel adaletsizliği ortadan kaldırmak için yoğun bir mücadele yürütüyor. Bu mücadele her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğiyle yürütülüyor. Recep Tayyip Erdoğan: “Daha adil bir dünya mümkün”
2018 yılında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın kurulmasının Türkiye'nin bu konuya verdiği önemin kurumsal bir göstergesi olduğunu belirten Altun, şöyle konuştu: “İletişim Başkanlığı'nın kurulmasıyla Türkiye Cumhuriyeti iletişimi bağımsız bir politika olarak belirlemiş ve Stratejik üretim alanı dolayısıyla Türkiye bu alandaki fırsatlarını genişletti.” Bu strateji ve politikaları Türk iletişim modeli çerçevesinde hayata geçirmeye çalışıyoruz. Türk iletişim modeli yeniliğin getireceği değişimlerden korkan bir aktör değil. Başta dijitalleşme olmak üzere iletişim alanında teknolojilere kucak açan, daha çok değişime kucak açan “Bu aynı zamanda onu yönlendirmeye çalışan bir aktör olma isteğimizin de ifadesidir. Türkiye, akışın içinde olmak yerine, akışı yönlendirmeye çalışan bir ülke olma çabasındadır. iletişim ve medya alanındaki akışta.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu bağlamda, demokratik katılımı, ulus-devlet iletişimini ve yenilikçi yaklaşımlarla kültür müzakeresini geliştirmek için 7/24 çalışan Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz aracılığıyla dijital medya okuryazarlığını kampanyalar ve eğitimler aracılığıyla yaygınlaştırmayı, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamayı hedefliyoruz. CİMER gibi araçlarla kriz durumlarında sağlıklı iletişimin sağlanması.” bilgi akışını sağlamak, afet iletişim süreçlerinin kalitesini güçlendirmek, iletişim ve medya alanında teknolojik ve insan kaynağı kapasitemizi artırmak, kamu diplomasisi ve stratejik iletişimde hakikati merkeze alan bir anlayışı kurumsallaştırmak, daha da artırmak Ulusal ve uluslararası editoryal faaliyetlerle Türk markasının değerine değer katmak, terörün önlenmesi amacıyla, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, nefret söylemi ve iklim değişikliği gibi birçok küresel soruna ilişkin ulusal ve uluslararası kamuoyunun duyarlılığını artırmaya ve ulusal ve uluslararası kamuoyunun duyarlılığını artırmaya çalışıyoruz. tüm bu alanlarda ikili ve uluslararası iş birliği mekanizmalarının kurulmasında öncü olmakta ve birçok iş birliği çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz. Çünkü buna inanıyoruz. Hakikat krizi sadece bizim değil tüm insanlığın ortak sorunudur ve ortak sorunlar ortak çözümler gerektirir. Bu nedenle hakikat mücadelesi ve adalet mücadelesi küresel işbirliğini gerektirir. “Türkiye gibi biz de bu yöndeki girişimleri artırmaya çalışıyoruz.”
“İnsanlığın her alanda hakikati savunması için iletişim alanına çok daha fazla yatırım yapması gerekiyor.”
İletişim ve medya başta olmak üzere felsefi, etik, bilimsel ve politik alanlardaki hakikat mücadelesinin geleceğe yapacakları en güçlü yatırım olduğunu vurgulayan Altun, şöyle konuştu: “Bugün insanlığın yeniliklerden faydalanmak için daha çok yatırım yapması gerekiyor. iletişim alanında, her alanda gerçeği savunmak, bu hedefe ulaşmaktır.” Bu konuda akademimize, iletişim fakültelerimize ve medya profesyonellerimize büyük sorumluluklar düşüyor çünkü geleceğin nasıl şekilleneceği bugün yaptıklarımız tarafından belirlenecek. Tıpkı Albert Camus'nün dediği gibi: “Gelecek için göstereceğimiz gerçek cömertlik, sahip olduğumuz her şeyi bugüne vermektir.” Evet, şu anda bu çabayı, bu mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor.” dedi.
Bu konferansın da tam da bu tür çabaların ürünü olduğuna inandığını ifade eden Altun, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere, deneyim ve bilgilerini paylaşacak bilim insanlarına teşekkür ederek, konferansın faydalı olmasını temenni etti.
Konuşmaların ardından, Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Çelen, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun ve Küresel İletişim Derneği Başkanı Prof. Dr. Yahya Kamalipour'a hediye takdim etti.
Konferansın açılış töreni, Altun ve konferans düzenleme kurulu üyelerinin aile fotoğrafı çekmesinin ardından sona erdi.